top of page

Rol model ne demek?

Hiç kendine örnek aldığın insanlar oldu mu?
O benim rol modelim…dediğin kişiler var mı?

Merhaba…
Cumhuriyetimizin doğum gününde, 100.yaşını kutlarken bugün seninle rol model almak ve ya rol model olmak konusunda konuşmak istiyorum.



İnsan olmanın en önemli özelliklerinden birisi kopyalayabilme yeteneğine sahip olmasıdır.
Daha bebekken gelişim sürecimizde model olarak seçtiğimiz kişileri özellikle de ebeveynlerimizi kopyalarız, onlar gibi yürümeyi öğreniyor, onlar gibi sesler çıkarmaya çalışarak konuşmaya başlıyoruz. Taklit ediyoruz. Bu sürecin devamında atalarımızdan gelen kodlarımıza ek olarak örnek aldığımız, rol model olarak seçtiğimiz, kopyaladığımız çevremizdeki kişilerin varoluşumuzdaki kodlamaları ile oluşumumuzu sürdürüyoruz.
Bu yüzden rol model denilen kavram hayatımız için önemli bir yer teşkil ediyor.



Peki ne demek rol model?
Sosyolog Robert Menton’a göre rol model; davranışı,örneği ve ya başarısı başkaları tarafından özellikle de genç insanlar tarafından taklit edilebilen kişi ya da referans sosyal gruplardır.




Hadi bu konuyu örneklendirelim. Rol model konusunun girdi ve çıktılarına birlikte bakalım.
Günümüzde Güney Kore’nin medya gücünü kullanarak oluşturduğu K-POP kültürü bir rol modeldir. V çene, iri gözler, makyaj yapan erkekler, XS ölçüdeki bedenler ve bu bedenlerin bitmeyen güzellik ve beğenilme arzusu… Kendinin çok dışında, farklı kültürdeki gençleri ve hatta yetişkinleri fazlasıyla peşinden sürükleyen, kendini taklit ettiren-kendine benzeten rol model olma gücüne sahip. Öyle ki sonuçlarına sosyal medyada, televizyonlarda fazlasıyla şahit oluyoruz. Çünkü medya kanallarının yoğun kullanımı ve marketing stratejisi ile yaşam kodlarımızın içerisine kendilerini yerleştirmiş durumdalar. Farklı kültürleri tanımak, onların olumlu alanlarını kendi hayatlarımıza uyarlamak yerine biz onlar gibi olmaya çalışıyoruz. Ama biz Güney Koreli değiliz…

Bir önceki paylaşımıma dokundurma yaparak peki rol model olarak aldığımız kişilere, ve o kişilerin sosyal medya hesaplarında, dizilerde, sinemalarda gördüğümüz hayatlarına özenmek, o yapar da ben yapamaz mıyım diye kendimizi gazlamak ( motive etmek demiyorum) rol model almak mı ? Hiç de değil. Farkındaysan bu üretmekten çok kendini başkasının yaptıklarına göre tüketmek aslında… Çünkü rol model ile üretirsin, başkasına rol model olarak onun üretmesine destek verir, katkı sağlarsın. Diğer türlü ise kendinde var olanların farkında olmadan ya da farkında olup sahip olduklarını kabul etmek ve geliştirmek yerine red etmeyi seçerek sırf başkası gibi yapmak adına kendindekini tüketir, kendine yabancılaşırsın. Bu girdilerin çıktısı ise; sürekli tüketen, tatmin düzeyleri çok düşük, hayattan zevk almayan ve sürekli şikayet edip mutsuz olan insanlar ve onların birbirlerini etkileyen olumsuz enerjileri olur.
E BAK.. Şu an hayat bu enerjilerle dolu değil mi?

**Burada Güney Kore kültürünü eleştirmiyorum, şu an Arap kültürü ile de harmanlanıyoruz. 80 ler 90 larda da ve hatta öncesinde Amerika kültürü ile yoğruluyorduk.. Bunun sebebi kendi varoluşumuzun farkına varmamak..ve hep başkalarına göre şekil almak…



Tam da gününde tamamen nötr olarak; okuduğun, dinlediğin, takip ettiğin psikologların, kişisel gelişimcilerin sürekli kullandığı sözleri 100 yıl önce zaten söylemiş birinden bahsedeceğim. Bir topluma rol model olan birinden…

Çocukken yaşanılan travmaların, olumsuzlukların insanın tüm hayatını nasıl etkilediğini artık hepimiz biliyoruz.
Ancak bu çocuk 7 yaşında babasını kaybetmesine ve yıllar içerisinde 4 kardeşini de toprağa vermesine rağmen daime ileriye bakmaya devam etmiş. Sen olsan devam edebilir miydin? Nazlanacak bir baban yok.Oynadığın evcilik oyunlarındaki ya da yakalamaç oynarken seni yakalayan, günümüzün çocuklarına göre roblox, minecraft oyunlarındaki oyun arkadaşların olan kardeşlerin yok. Hepsi bir bir gitmişler hayatından…

Yine de ‘Yerinde duran geriye gidiyor demektir. İleri, daima ileri’ diyebiliyor.

E doğru değil mi? Kendinden pay biç. Şu ana kadar düşünüp,yapmak istediklerini bilmene rağmen harekete geçmediysen yerinden saymanın da ötesinde geçen zamanla birlikte geride kalmıyor musun?
Yaşadığın evden, topraklardan ayrılıp savaşın tam ortasında gençliğine merhaba diyorsun. Öyle benim ülkemde savaş var, dur kaçayım demiyorsun. O da diyebilir miydi? Neden diyemesin? Kaçan kaçıyor, giden gidiyor.. Çıktılar geçmişte de günümüzde de gözlerimizin önünde aslında..


Onun yerine ‘Şayet birgün çaresiz kalırsanız bir kurtarıcı beklemeyin. Kurtarıcı kendiniz olun.’’diyebiliyor.
Yine haklı. Hep birilerini bekliyoruz değil mi? Bizi kurtaracak…


Oysa ki ‘Bizim tarihimizde de, ruhumuzda da teslimiyet yoktur’ diyor, bu kişi.. Biz ise ya bekleme enerjisine teslim ediyoruz kendimizi ya olumsuz enerjilerimize.. ya da bu olursa başlarım gibi şart koşmalara… uzar da uzar buradaki örnekler.. Bir düşün istersen..Sonunda da genellikle vazgeçiyoruz. Çünkü umudumuzu kaybediyoruz.
Biz diyete başlamak, spor yapmak, yeni bir girişimde bulunmak, üretmek için düşünüp dururken , tatminsizliklerimizden dolayı mutsuzluklarla savaşırken başka bir savaş ortamında, etrafı hayatları son bulan gençlerle dolu, bir kuru ekmeğe şükreden biri;


‘Umutsuz durumlar yoktur. Umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu kaybetmedim’ diyebiliyor.
Çünkü o düşündüklerinin çıktılarını hayal ediyor. Hani başından beri konuştuğumuz şey. Önce düşünürsün. Sonra karar verirsin ve karar verdiğin her ne ise onu hayal edersin. Gerçekleştiğinde nasıl hissettiriyor sana? O olmak, onu yaşamak sende nasıl duygular uyandırıyor? Bu duyguları kendine kodlar ve bırakırsın. Arkana bakmayı bırakır ve daima ileri bakarak harekete geçer, düşüncelerini bu duyguların uğruna geliştirirsin.


Bu yüzden O da ‘ Hayal ettim. Hayallerimin önündeki manileri tespit ettim. Manileri tespit ettiğimde hayallerim kendiliğinden gerçekleşti. diyor



Peki dediği gibi de oldu mu? Çıktısı önümüzde..
‘Bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz.’


Burada dur..ve bak bir hayatına.. Sen hayatında bağımsız mısın? Yoksa hala başkalarının sözlerine göre ilerleyen bir uşak mı? Kendi hayatını mı yaşıyorsun özgürce yoksa başkalarının sana direttiklerini mi gerçekleştiriyorsun? Mutlu musun?



1 aydır birlikteyiz. Belki şimdiye kadar sadece Sağlık ve Para dedik, onda da ne konuştuk ki diyorsan.. Hep şunu görmeni istedim aslında.. Konu her ne olursa olsun.. Kaybettiysen kendini bul. Senin yegane vatanın kendinsin. Kendini fark et. Çünkü kurtarıcın da sadece kendinsin. Bekleme.Harekete geç. Düşün-Hisset ve Harekete geç. Ancak böyle üretebilirsin.
‘Acizler için imkansız,korkaklar için inanılamaz gözüken şeyler kahramanlar için idealdir. Diye devam ediyor.
Peki sen? O güvenli alanından çıkmaya korkuyor, niyetlerini gerçekleştirmenin imkansız olduğunu düşünüyor olabilirsin. Peki mutlu musun? Sen de kendi hayatının kahramanı olabilirsin.



Bilgiden korkulmaz.. Bilenden korkulmaz.. Çünkü bilgi paylaştıkça gelişen bir hazine.. Oysa ki bak etrafına.. İnanılmaz bir bilgi kirliliği var.
Ve sen o güvenli alan diye yarattığın ya da sana sunulan alan içerisinde köreliyorsun.. Köreliyoruz. Üretmiyoruz. Bile bile harekete geçmiyoruz çoğu zaman..
"Biz cahil dediğimiz zaman mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastetiğimiz ilim hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören hakiki alimler çıkabilir." ''EN BÜYÜK SAVAŞ CAHİLLİĞE KARŞI YAPILAN SAVAŞTIR.''


Kendine cahil olma, kendi bilgilerinden ve yeni bilgiler ile gelişmekten, değişmekten korkma.
‘Ulusun bağımsızlığını yine ulusun kesin kararı ve direnişi kurtaracaktır. ‘ diyen bu kişi yapmış, bunu başarmış. Hem de 100 yıl önce…Tüm engellere, engellemelere rağmen..Karar vermiş, direnmiş. Kararına ortak etmiş ve birlikte direnişe geçmiş. İstese sistemi eskiye çevirebilirmiş.. Kendi vatanına, kendi halkına özgürce yaşamayı ve bu yaşamı seçmeyi hediye etmiş.
Biz de bu yüzden kararlarımızın altına imzamızı atmadık mı?
Önünde tüm şartların zorluğuna rağmen, tüm kişisel yaşanmışlıklarına rağmen, bir ulusu arkasına alan ve o ulusa bağımsızlığını kazandıran, yok olan bir vatanı özgürlüğüne kavuşturup bizlere aktaran bir insan var! Tam bir rol model.. Örnek alınan, feyz alınan, onun gibi ilerlemek adına izinden yürünerek peşinden gidilen..

Bu yüzden özellikle ülkemin bu güzel doğum gününde, onun bizim kişisel hayatlarımıza da rol model olabilecek sözlerini sana hatırlatmayı tercih ettim.
Hatırla.. Bunu başarabilen bir insan var. Mustafa Kemal ATATÜRK..Hem de özgürlük adına..

Sen de seni hareketsiz kalan herşeyden; istersen, karar verirsen ve daima ileriye doğru harekete geçersen başarabilirsin. Hala kendin için başlamadıysan bugün başla, hala karar vermediysen ne istediğine karar ver ve bu yolda harekete geç. Harekete geçtiysen zaman zaman engeller önünde çıkabilir, belki de çoktan çıktı. Belki de kendin kendine engel oldun, bir an umutsuzluğa kapıldın. Vazgeçme… İleriye doğru adımlar atmaya devam et. Hepsinin özü aynı çünkü .
Kim olduğunu bilen ne istediğini de nasıl bunu gerçekleştireceğini de gerçekleştirdiğinde ne olduğunu da en başından bilir… Buna göre düşünür- hisseder ve davranır.



Cumhuriyetimizin 100.yılını kutluyor; Atamız Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm askerlerimize saygı ve sevgi ile minnetlerimi sunuyorum.
Bir sonraki paylaşımda görüşmek üzere…

Comments


bottom of page